Paris’te parasız günlerden sonra, Toulouse’da Aurelie ile çok güzel iki gün geçirdik; bisiklet sürdük, gezdik, dolaştık. Ayın 15’i geldi. Maaşım yattı. O güne kadar yattığına en çok sevindiğim maaştı. Artık parası olan bir gezgin olarak yola devam edebilirdim.
Komün hayat ile tanışma
Hatırlayanlar vardır, ilk yurt dışı seyahatim olan Hırvatistan kampında otostopla seyahat eden bir Fransız vardı: Gautier. Onunla iletişimi koparmamıştık ve bana Fransa’nın güneyinde Pirene Dağları’nda bir komün hayatı yaşadığını söylemişti. O zamana kadar komün hayatın ne olduğunu bilmiyordum ama öğrenmek sadece bir saat uzaklıktaydı.
Toulouse’dan bindim trene. İstikamet Gautier’in beni alacağı istasyon Foix. Gautier hippi arabası ile geldi beni almaya ve yemyeşil Pireneler boyunca geçerek, tepeler arasında yaklaşık 10 kişinin yaşadığı hippi evine geldik.
Bu alternatif yaşam tarzı, kişilerin tamamen tüketim çılgınlığını ve şehir hayatını reddederek daha doğal yaşamı benimsedikleri bir hayattı. Zaman içerisinde aileye katılan kişilerle, hergün bir kişinin yemekten sorumlu olduğu, diğerlerinin yemek için tarım yaptığı, bazılarının ise yasal prosedürleri gerçekleştirmek için yakın yerlerde tarlada çalışarak para kazandıkları bir yerdi. Arazi kendilerinindi. Bir eleman eğer kendine küçük toprak istiyorsa onu satın alması gerekiyordu. Nitekim Gautier’de bunun için para biriktiriyordu. Dışarıda kendi evini, onun deyişiyle “dom” inşa ediyordu. Tabi taştan tuğladan değil, tahtadan…
Sistemin dışındaki insanlar
Yakınlarda komşu hippi ailelerde yaşıyordu. Hepsinin kendine göre değişik yaşam tarzları vardı ama ortak özellikleri doğal hayat tarzını seçmeleriydi.
İlk zamanlar bu “ilkel” yaşam tarzını yadırgadıysam da sonra sorgulamaya başladım. Bu insanların hepsi gayet iyi okul eğitimi (biz de eğitim denince okulda alınan eğitimden bahsedilir) almış insanlardı. Neden bu şekilde yaşamı tercih etmişlerdi!
Sonraları düzeni, sistemi ve dünyayı daha çok anladıkça bu insanlara daha çok saygı duymaya başladım. Çünkü düzenin dayattığı “ihtiyaçları” alma, büyük şirketleri daha zengin yapmak için çalışma, hayat amacının evini arabanı alma üzerine kurulduğu sistemi reddediyorlardı. Daha da önemlisi bunu bilinçli yaşıyorlardı. Yoksa yokluk içinde kırsalda doğduklarından değil. Onlar sisteme dokunmuyor, sistem de onlara dokunmuyordu. Onlar özgür insanlardı.
Gitme vakti
Ama üçüncü günün sonunda sıkılmaya başlamıştım. Kalan son 10 günlük vizemde ne yapacağımı bilmiyordum. Aklımda Barselona vardı ama her zamanki gibi ne orayı biliyor ne de bir kişi tanıyordum. Bu yüzden Aurelie’nin evinden Barselona grubuna mesaj atmıştım “gelmeli miyim” diye sormuştum millete. Ama burda mesajlaraıma bakacak internet nerden bulacağım ki! Dağın başındayım. Dediler 20 dakika yürüme mesafedeki komşu hippide internet var. Gittim. İlk icat edilen bilgisayarlardan olduğuna şüphe olmayan, interneti bağlanırken cıyk cıyk diye ses çıkartan (belli bir yaşta olanlar anlamıştır), Fransızca klavyeli bilgisayarın başına oturdum. Bağlantı sabit değildi ve çok vaktim olmadığına emindim.
5 dakikada açtım sayfayı. Yazdığım mesaja gelen yorumları okudum. Herkes mutlaka Barselona’ya gitmemi tavsiye ediyorlardı. Gelen bir özel mesaja tıkladım. Tanımadığım bir Türk arkadaş Barselona’ya gidersem arkadaşı Kıvanç ile irtibat kurmamı söylemişti. Ben de Kıvanç’a klavyenin elverdiğince kısa ve öz mesaj yazdım.
“Şu an zor koşullarda bu mesajı gönderiyorum. Beni birkaç gün misafir edebilir misin? Yarın Barselona’da olunca tekrar mesajlarımı kontrol edeceğim. Cevabını bekliyorum.”
Gönderildi.
One thought to “Toulouse ve hippilerle yaşam”