Paris’te parasız olmak!

Budapeşte ve Prag‘daki toplu taşıma araçlarında bilet kontrolü olmadığından herkes ücretsiz seyahat ediyordu. Paris havaalanına iner inmez banliyö trenine ödediğim 12 Euro bana tokat gibi geldi. İşte başlıyoruz.

Paris’te daha önce iletişim kurduğum bir Hintli ağırlayacaktı beni. Havaalanından sonra doğruca adrese gittim. Ev sahibimin akşam geç vakit bana yiyecek birşeyler hazırlaması ve bana kendi yatağını vermesi çok inceydi. Ancak genel hal ve tutumundan pek hoşlanmadım. Neyse… O yorgunlukla ertesi gün uzun bir uyku çekip dinlenmeyi hayal ediyordum ki sabahın erken saatinde uyandırıldım. Benim gözler kan çanağı, “gidiyoruz, benim kapıyı kilitlemem gerek” dedi. Alelacele çıktık trene bindik, ben şehir merkezinde indim. Daha ne olduğunu anlamamıştım ki kendimi sabahın 7 buçuğunda Paris’in göbeğindeki San Notre Damn kilisesinin önünde buldum. Yorgun, uykusuz ve kimsesiz.

DSC_0675
St Notre Dame Meydanı

Parasız kalmak

“Önemli değil, Paris’teyim sonuçta. Ahh bi hediyelik eşya dükkanı, girip bizimkilere birşey alayım.” Kredi kartımı verdim. 30 Euro, kredi kartı çekmedi, 20 Euro deneyelim, yok. Ups! Kredi kartının limitini bitirmişim. Sorun değil cebimdeki 20 Euro şimdilik bana yeter, dedim ve çıktım.

Madem tanıdık kimse yok, o zaman etrafta olan etkinliklere katılayım ve insanlarla tanışayım dedim ve  tek ücretsiz internet mekanı Mc Donalds’a gittim. Ve aynı gün yapılacak olan bir öğle yemeği etkinliği gördüm.

DSC_0714

Mekana doğru yürümeye başladım. Acelem yok, hem şehri geziyor, hem etkinliğe gidiyordum ki, adresi sordum bir dükkan çalışanına, tarif etti. Bir saat sonra yine aynı dükkanın önünden geçince ismi Julien olan aynı gence, “ben adresi bulamadım” dedim ve bana eşlik ederek etkinliğin olması gereken mekana gittik. Ne olsun? Mekan kapalı. Bildiğin kapalı, yok artık kafe, kapanmış. Ama nasıl olur!! 

Türk yardımı

Ben o kadar olanlardan sonra ağladı ağlayacak, Julien “bak istersen şurda bir Türk Restaurant’ı var gitmek istersen” dedi. Ben kendimi Türk sınırına atıp karşımda beni anlayan birisini bulduğum andan itibaren hıçkıra hıçkıra, yorgunluk, uykusuzluk, parasızlık, ve nahoş ev sahibi tecrübelerimi anlatırken zavallı İhsan beni öylece dinliyordu. 

DSC_0739

İhsan, çok eğitimi olmayan ama iyi kalpli, yaklaşık 10 yıldır Paris’te yaşayan Gaziantepli bir aşçıydı. Beni dinledikten sonra “gel gezdireyim seni” dedi ve çıktık. Yürüyerek Paris’in kalabalık sokaklarından ve Bastil’den geçerken yıllarca okuduğum Victor Hugo eserleri canlandı gözümde. Bir an unuttum herşeyi. Kanalda akşam vakti olan piknik etkinliğine geldik ve İhsan ayrıldı. 

Paris’te yaşayan veya turist olan bu kişileri görmek ailemi görmek kadar sevindirdi beni. Konuştuğum ve bir önceki kaldığım misafirlik tecrübemi anlattığım herkes bir daha oraya gitmemem konusunda hemfikirdi. Piknik ve ücretsiz açık hava sinemasından sonra Paris’te doktora öğrencisi olan İrlandalı Niall beni ve başka bir İrlandalı misafiri evinde ağırladı. Ertesi sabah erken saatte Hintli’nin evine sadece çantamı almaya gittim. 

DSC_0768

Kötü haber

Artık Toulouse’a başından beri görmeyi planladığım Aurelie’nin yanına gidebilirdim. Daha önce 80 Euro olan tren bileti 200 Euro olmuştu ama yapacak birşey yoktu. Benim kredi kartımın limiti dolduğundan ablamın kredi kartıyla aldım bileti. Ertesi gün Fransızca olan emailde Niall kötü haberi verdi. Yazdığına göre bileti alabilmem için alışveriş yaptığım kredi kartını göstermem gerekiyordu. Hemen istasyona durumu anlatmaya gittik ama yok, mümkün değil. Kredi kartı bende olmadığından bana bileti vermiyorlardı. “Madem vermiyorsunuz iptal edin o zaman” dedim. Bilet iptal edildi ve çıktık.

DSC_0697

Paris’te mahsur kalmıştım. Param yoktu ve başka kartla işlem yapamıyordum. Yine haberi Niall verdi ama bu sefer güzel haberdi. O sıra yaygın olmayan ama günümüzde çok yaygınlaşan araba paylaşımı… Paris’ten Toulouse’a ertesi günü giden bir bayan ile anlaştık. Üstelik 40 Euro’ya götürüyordu.

Hayatımdaki ilk borç parayı toprağım İhsan’dan aldım. Geri iadesini bir kaç ay sonra Paris’ten geçecek olan yol arkadaşım Patrick aracılığıyla yapacaktım.

Son günü huzur içinde Parisi baştan başa Eiffel’den Louvre’a yürüyerek geçirdim. Ertesi günü akşamı Toulouse’a vardığımda başından beri görmeyi planladığım Aurelie ile karşılaştığımda ona göz yaşları içinde sım sıkı sarıldım.

Toulouse ve hippilerle yaşam

 

 

 

Share it! Sharing is cool!!!


Do you want more? Subscribe my newsletter:

[mc4wp_form id="3388"]

Related Posts:

3 thoughts to “Paris’te parasız olmak!”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.