Eskiden Kanarya adalarını Karayiplerle karıştırırdım. Farkettimki tek karıştıran ben değilmişim. “Kanarya mı nerede o?” “Ooo Amerika’ya mı gittin?” gibi yorumlarla karşılaşmam beni rahatlattı.
Kanarya adaları, Afrika kıtasında bulunan İspanyol ada takımı. Büyükten küçüğe doğru Tenerife, Fuerteventura, Gran Canaria, Lanzarote, La Palma, La Gomera ve El Hierro olmak üzere 7 temel adadan oluşuyor.
Kanarya adalarının en büyük özelliği bir Avrupa bölgesi olarak oldukça ucuz olması. Ortalama biraya 2 euro ödüyor, 15 euro’ya güzel bir yemek yiyebiliyorsunuz. Özellikle Kanarya adalarına özel sos çeşidi olan biberden yapılan mojo (moho) yemeklere inanılmaz bir lezzet katıyor.
Biz belki çok bilmiyoruz ve gitmiyoruz ama, Kanarya Adaları yılda 12 milyon turist ziyaretiyle Avrupa’nın en turistik yerlerinden biri.
Bugünkü konumuz bu adaların en büyüğü olan Tenerife. (öğretmenliği özledim galiba!)
Tenerife
Tenerife, Kanarya adalarının en büyüğü ve en kalabalık olanı (Kanarya Adaları’nın %43’ü bu adada). Dünya’nın en büyük karnavallarından biri olan “Carnival of Santa Cruz de Tenerife” burada düzenleniyor. Bizim uçuşumuz Kanarya adalarından diğeri Las Palmas’aydı ve oradan kişi başı 30 euro olan vapurla 3 saatlik yolculuk sonrasında, sarsıntı için elimizdeki her türlü önlemleri kullanarak, Tenerife’nin başkenti Santa Cruz’a vardık.
Bu adayla ilgili en ilginç bilgi ise, sahil kısmı ile bir kaç kilometre içerdeki, tepelerin arkasında kalan şehir arasında sıcaklık farkı olduğundan iç kısımlar çok sisli. 1977 yılında iki Boeing 747 yolcu uçağı böyle yoğun bir sis gününde kafa kafaya çarpışıyor ve 583 kişi ile dünya tarihinin en ölümcül uçak kazası yaşanıyor.
Lokal insanların anlattıklarına göre, dönemin mimarı havaalanı projesine başladıktan sonra ölüyor ve ondan geriye kalan ada haritasına bakanlar, mimarın çarpı koyduğu yere havalimanını yapıyorlar. Ancak, daha sonra o çarpının, tehlikeli bölge olup, bu bölge hariç adanın geri kalan herhangi bir yerine havalimanı yapılabileceğin öğreniyorlar.
Başkent Santa Cruz
Ada arabasız olmaz. Günlüğü 20 Euro’dan kiraladığımız araba ile Tenerife’de bir hafta geçirdik. Sakin bir tatil olsun biraz rahatlayalım derken kendimizi yine deli danalar gibi gezerken bulduk.
Santa Cruz, tatil için çok iyi zaman geçirecek bir yer. Bir yandan İspanyol havasını yaşarken bir yandan tropikal iklime maruz kalıyorsunuz. Ada halkı İspanyol oluşlarından tahmin edeceğiniz üzere sıcakkanlı ve yardımsever.
La Orotava
Adanın en büyük ve İspanya’nın en yüksek ilçesi. Renkli mimarisiyle adanın karakteristik ilçesi. La Orotava’da tek dikkat edilmesi gereken şey, kalabalık ve turistler tarafından rağbet görülen yer olduğundan araba parkı bulmak zor. O yüzden bulduğunuz ilk yere park edin ve antremanlı gelin.
Puerto de la Cruz
Orotava’ya varmışken aynı gün içinde, bol atraksiyonlu liman kenti Puerta de la Cruz’a geçilebilir. Hayvanat bahçesi, arkeoloji müzesi, İspanya’nın en eski ikinci botanik bahçesi, Anglikan kilisesi ile beraber Puerto de la Cruz, uzun sahil yürüyüşü yapabileceğiniz ve bir çok restoranı olan büyük bir şehir.
Dragon Ağacı
Adayı eşsiz yapan şeylerden birisi de, dünyanın en yaşlı Dragon ağacının burada bulunması. 2011 yılında UNESCO tarafında dünya mirası listesine giren, yüksekliği 22 m, çapı 10m e yaklaşık ağırlığı 70 ton olan Dragon ağacı, La Orotava’ya 20 km uzaklıktaki şaraplarıyla meşhur Icod de los Vinos kasabasında bulunuyor.
Teide
Belki bizim için değil ama Tenerife denince ilk akla gelen şey, Teide. Teide Dağı, 3718 metre ile İspanya’nın en yüksek noktası. Okyanus tabanından ölçümle 7500 metre ile dünyanın en yüksek volkanik dağı. Bir de Tenerife adasının oluşumunda etkisi düşünüldüğünde turistlerin uğrak noktası haline geliyor. Her yıl ortalama 3 milyon turist İspanya ve Avrupa’dan Tenerife volkanik dağını ve içinde bulunduğu Teide Ulusal Parkı’nı görmek için geliyor.
Tropikal bir adada böyle yüksek bir dağın olması da, ılıman iklimin yanında size mont giyebilme şansı yaratıyor. Sonuçta binlerce kilometre çapında kar görebileceğiniz tek nokta.
Dağa çıkmak için teleferik mevcut. Ancak saatlerce kuyruk beklememek için bileti internetten almak en mantıklısı. Gidiş dönüş teleferik bilet fiyatı 27 Euro. Yine park yeri bulamama ihtimaline karşı rezervasyon saatinizden önce teleferik noktasına varmanız lazım ki, tahmin etmeyeceğiniz kalabalıkla karşılaşabilirsiniz.
Tenerife sahili: San Andres
Diğer adalarla birlikte Tenerife de volkanik bir ada olduğu için kumu yok ve plajları siyah. Ama adanın özel taşınarak getirilmiş tek beyaz kumlu plajı başkent Santa Cruz’a 10 km uzaklıktaki San Andres. Oldukça uzun olan plaj gerçekten vakit geçirilmeye değer! Diğer kara, volkanik kumlu plajlarda pek iyi vakit geçirilemeyeceği düşünüldüğünde adanın tek plajı denebilir.
Candelaria
Candelaria, Tenerife görünmesi gereken kasabalardan. Adanın sahibi bilinen Meryem Ana’ya hitaben yapılan basilika (haç şeklinde inşaa edilen kilise) ile Candelaria, Latin Amerika ve İspanya’daki katolikler tarafından iyi biliniyor. Kasabanın ilginç yanlarından biri de, meydanda Tenerife’nin ilk sahipleri olan, 9 yerli berber kralın (guanches) canlandırıldığı heykellerin olması.
NERELERE GİTMEYELİM?
İlk başta kulağa saçma gelebilir ama bu bilgi çok önemli. Daha önce bilseydim vaktimi nasıl ayarlardım? Tekrar Tenerife’ye gidecek olsam, tekrar gitmeyeceğim yerler nereler olurdu? Yine onları da açıkladım ki, belki arada vakti olan veya merak edip gitmek isteyenler olabilir:
Taganana – Kuzey Tenerife
Adanın kuzey uç kısmında ne var diye merak ediyorsanız söyleyeyim; manzara var. Motorsiklet kullananlar veya sportif araba kullanmayı severler için bire bir kıvrımlı yollardan geçerek, dağın tepesine çıkabilirsiniz. Aşağıdaki gibi manzaralar veya kıvrımlı yollarda araç kullanmak hoşunuza gitmiyorsa, buraya gitmenize gerek yok.
Mesa del Mar
Adanın kuzey tarafına bakan Mesa del Mar’a gün batımını izlemek veya yürüyüş yapmak için gidilebilir. Adanın oluşumundan dolayı, siyah renkli volkanik plajı gözlemleyebileceğiniz bir yer.
El Medano
Eğer çok gününüz yoksa El Medano gezi planından çıkarılabilecek bir yer. Çok özelliği olan bir yer olmamakla beraber belki balık yemeye ve adanın farklı bir kısmını görmek için gelinebilir.
La Caleta
Daha nereye gitmeyelim diyen varsa cevabım burda, La Caleta. Adanın en çirkin yeri. Sadece İngiliz turistler için yapılmış resortlardan oluşan anlamsız bir yer. Hiç vakit harcamaya değmez. Adada yaşasam dahi hiç gitmeyeceğim bir yer. Artık nasıl bir izlenim vermişse!
Tenerife’den bugünlük bu kadar. Sorunuz, yorumunuz, düşünceniz mi var? Buyrun aşağıya alalım sizi…
Gidilmesi görülmesi gereken bir yer daha. Siyah volkanik kumlu plajları da düzgün olsaymış yaşanılacak en muhtemel yerlerden 1. sırada okurdu belki de ama o işi bozmuş. Sıcaktan bunaldığında serinleyecek bir dağ bulunması da ayrı bir güzel. Yazıyı da sevdim gayet akıcı…